1988
Tem Sanat Galerisi
2022 "Gün Işığının Doğası", Galeri Bosfor
2020 "Kozayı Örmek", CIF / Art On İstanbul
2020 "Ebedi Yaz", Art On İstanbul
2019 "Bir Cümle Kurmak", Art On İstanbul
2018 "99 Kare", Art On İstanbul
2018 "Contemporary Istanbul", Art On İstanbul
2018 "Parça Bütün", Art On İstanbul
2018 “Düşünme İkonları”, Müze Evliyagil
2017 “Türk Modernizmi Seçkiler”, MKM
2014 “L’espace Critique1”, Galeri Nev Ankara
2010 “Abracadabra”, Mardin Bienali
2007 “Modern ve Ötesi”, Santralİstanbul
2007 “200 Sergi”, Galeri Nev Ankara
1999 “Müzesini Düşleyen”, Marmara Üniversitesi
1997 “Aynılık ve Ayrılık”, Borusan Kültür ve Sanat
1994 “10 Yıl Gravür Litografi Serigrafi”, Galeri Nev
1992 “Bizden ve Onlardan”, Tem Sanat Galerisi
1992 “66 Kare”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
1989 “Büyük Sergi”, Mensucat Santral Ankara
1989 2. İstanbul Bienali, Atatürk Kültür Merkezi
1988 Tem Sanat Galerisi
ÖLÜ mevsim diye nitelenen yaz aylarında çoğu galeriler etkinliklerine hazırlanmakla birlikte; İstanbul’daki birkaç galeri bu ara dönemi karma sergilerle sürdürüyor. Tem, Edpa, Vakko, Gorbon gibi özel galerilerde geçen mevsimin bir tür harmanlanması sayılabilecek resimler arasında özel koleksiyonların ya da sanatçıların katkısıyla –sınırlı da olsa– yeni çalışmalara da rastlayabiliyoruz.
Son yıllarda galeriler çevresinde oluşmaya başlayan bir kadrolaşma ekseninde yoğunlaşan sergi izlencesi, karma sergilerde daha çok resmin pazarlamaya dönük, “türlü çeşitli” beğenileri karşılamayı öngören bir değişkenlik ve üretim artışı göstermekte. Yukarda andığımız özel galerilerde düzenlenen karma yaz sergilerinde de bir yandan kadrolaşma eğilimi, öte yandan pazarlama kaygısının etkileri payını korumakta. Oysaki belirli bir grup etkinliğini, belirli bir eğilimi ya da dönemi gözler önüne serecek karma sergilerin önemi, tanıtıcı işlevi yerine, tecimsel amaçları öngören bu mevsimlik sergilerde çoğunlukla geçen mevsimin kapsamı ölçüsünde, kimi zaman da rastlantısal denebilecek yapıtlar bir araya getirilmektedir.
Özgün baskı sanatçısı Fevzi Karakoç’un üç yeni tablosu (özellikle atlı figürler) doku, incelik, ritim ve anlatım zenginliğini yağlı boyaya aktarması bakımından bir aşamayı duyuruyor. Genç kuşak ressamlarından Fuat Acaroğlu’nun üç figür soyutlamasında yeni dışavurumcu ve fovcu etkilerin izleri duyarlı renk/leke kontrastları, arkaik denebilecek bir form beğeni; Mithat Şen’in iki akrilik resminde ise özgünlüğe, kişiliğe açık bir leke düzeni ağır basıyor.